Modadan Gıdaya: Sürdürülebilir bir Dünyaya Adım Atmak

Sütte Gluten Var Mı?


Modadan Gıdaya: Sürdürülebilir bir Dünyaya Adım Atmak

Dünya nüfusunun 8 milyara dayandığı günümüzde yaşam tarzımızdaki tercihlerimiz geleceğimizi şekilleniyor. Dünyanın kısıtlı kaynaklara sahip olması, üretim ve tüketim alışkanlıklardaki yanlışlar dünyanın geleceği ile ilgili ciddi endişeler yaratıyor. İşte son zamanların en popüler kavramlarından olan sürdürülebilirlik kavramı tam da bu noktadan doğuyor. Özünden dünyada yaşamın bir geleceği olması için sürdürülebilir üretim ve tüketim alışkanlıklarına işaret eden bu kelime her geçen gün çok daha önemli olmaktadır. Bu yazıda en basit anlamında sürdürülebilirlik nedir, sürdürülebilir yaşam tarzı ne demek, sürdürülebilir üretim, süründürülebilir tüketim nedir sorularına cevap bulacaksınız. BonaLiva olarak sürdürülebilir yaşam tarzının yapı taşı olan sürdürülebilir alışveriş ilham dolu önerilerle dolu bir rehber hazırladık.

Sürdürülebilirlik Nedir?

Sürdürülebilirlik, günümüzde artan çevresel ve sosyal sorunlara karşı kalıcı bir çözüm olarak öne çıkan bir kavramdır. Özünde, dünyada yaşayan mevcut neslin ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak doğal kaynakları dengeli ve etkin bir şekilde kullanma prensibini içerir. Yaygın inanışın aksine sürdürülebilirlik kavramı sadece çevreci bir tanım değil, üç ana eksen yani ekolojik, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla bütünlük arz eden bir yaklaşımı ifade eder.

Ekolojik sürdürülebilirlik, üretim ve tüketimdeki tüm aşamalarda biyoçeşitliliği korumayı, doğanın dengesini gözetmeyi ve ekosistemleri bozulmadan kullanmayı amaçlar. Enerjiyi verimli kullanmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, dönüşüm ekonomisi, atıkların yönetimi, suyun temizliği ve tasarruflu kullanımı gibi uygulamalar en önemli odak alanlarıdır.

Ekonomik sürdürülebilirlik, dünyanın kaynakların toplumlar tarafından adil ve etkin bir şekilde kullanılmasını hedefler. Ülkeler arasındaki ekonomik gelişimin dengelenmesi, toplumdaki gelir eşitsizliklerinin düzeltilmesi, yeşil iş modellerine yönelmek ve uzun vadeli ekonomik kalkınmayı desteklemek ekonomik sürdürülebilirliğin temel prensipleridir.

Sosyal sürdürülebilirlik kavramı ise her üç kavram arasında en az bilineni ancak belki de en kritik olanıdır. Toplum içinde eşitliksizlerin kalkmasını, çeşitliliğin kabul görmesini, farklılıkların ayrışma değil zenginlik olarak algılanmasını, adaletin, eşitliğin ve insan haklarının önemini vurgular.  Eğitim, sağlık, barınma gibi insani hakların yanında hayvan hakları, doğa, çevre hakları gibi bütünsel bir yaklaşım sosyal sürdürülebilirliğin temellerini oluşturur.

Dünya düzenin tesis etmek için kritik konumda olan devlet yetkilileri, büyüklü küçüklü tüm şirketler sürdürülebilir bir gelecek için bu üç eksene yeni çözümler, politikalar, kurallar ve sistemler geliştirmek için son yıllarda yoğun mesai geçirmekte. Ancak, sürdürülebilir bir dünyanın gerçekleşmesi için tüm bireylerin tüketim ve üretim alışkanlıklarında daha bilinçli olmasına bağlıdır. Bireysel olarak alabileceğimiz basit önlemler, sürdürülebilir ürünlerin tercih edilmesi, daha bilinçli tüketim, israfın önüne geçmek, kapsayıcı, ayrıştırıcı olmayan değerler ile hareket etmek özetle sürdürülebilirliği bir yaşam tarzı olarak benimsemek en büyük etken olacaktır.

Kısaca özetlemek gerekirse, sürdürülebilirlik gelecek kuşakların yaşanabilir bir dünyaya sahip olabilmesi için bireylerden şirketlere, devletlerden uluslararası kuruluşlara kadar ekonomik, çevresel ve sosyal olarak sadece bugünü değil geleceği de düşünerek hareket etmesi demektir.

Sürdürülebilir Yaşamın Anahtarı; Sürdürülebilir Çevre Nedir?

Çevresel sürdürebilirlik özünde doğanın dengesini koruma amacını taşır. 20. yüzyılda hızla gelişen endüstriyel devrim ve şehirleşeme insanlık için faydalı olmakla beraber ekosistemin dengesi ve biyoçeşitlilik konularında olumsuz etki yaratmıştır. Sorunlara rakamlarda bakarsak sorunun ciddiyeti daha ikna edici olabilir:

Dünya genelindeki karbon dioksit emisyonları her yıl ortalama olarak 36 milyar ton civarındadır. Bu emisyonların yüzde 75'i enerji üretimi ve endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanmaktadır.

Fosil yakıtların kullanımı, küresel ısınmaya dolayısı ile iklim değişiklikleri ve aşırı hava olaylarına sebebiyet vermektedir. Örneğin, son 100 yılda deniz seviyelerindeki yükselme ortalama olarak 20 santimetreyi aşmıştır ve bu durum kıyı bölgelerinde ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Dünya genelinde her yıl yaklaşık 1.8 milyon çocuk su kaynaklı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmekte ve 2.2 milyar insan temiz suya erişim sorunu yaşamaktadır.

Atık yönetimi en büyük sorunlardan biri olup sadece plastik atığı bile 23 milyon ton olarak öngörülmektedir ve bu atıkların yüzde 91'i geri dönüşüme kazandırılmamaktadır.

Yaşanan bu büyük çevre felaketlerinin önlenmesi için alınan önlemlerin ve gelecek için konulan hedeflerin zorlayıcı olması kritiktir. Örneğin günümüzde dünya genelinde kurulu güç bazında yüzde 26'lık bir kısmı rüzgar, güneş ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmektedir. Bu oranın artırılması, karbon emisyonlarını azaltarak iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adım olacaktır. Burada dünya devletlerinin ve enerji sektörünün ortak hedefi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının 2030 yılına kadar yüzde 50 oranın ulaşmasıdır.  

Benzer şekilde 2025 yılına kadar plastik atıkların yüzde 50’sinin geri dönüşme kazandırılması, su kullanımının yüzde 20 azaltarak su kaynaklarını sürdürülebilir şekilde yönetilmesi öncelikler arasındadır.

Bu hedeflere ulaşmak, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak adına atılmış önemli adımlar olacaktır.

Sürdürülebilir Ekonomi Nedir?

Sürdürülebilir ekonomi, kaynakların eşit, etkin ve adil bir şekilde kullanıldığı, küresel düzeyde çevresel ve sosyal sorumluluğun ön plandan tutularak yaratılan ekonomik büyümeyi ifade eder. Ekonomik sürdürebilirlik, sadece kısa bir dönemdeki ekonomik büyümelere odaklanmak yerine gelecek nesillerin ve dünyadaki tüm varlıkların ihtiyaçlarını gözeten bir yaklaşımdır. Yeşil ekonomi olarak da adlandırılan bu sistem sadece çevreci değil hem çevre hem de sosyal denge konuları ile geniş kapsamlı bir yaklaşım sergilemeyi önemser. Örneğin, dünyada en çok kullanılan enerji hammaddesi olan fosil yakıtlar yarattığı hava kirliliği sebebi ile her yıl 7 milyon insanın ölümüne sebep olduğu tespit edildi, bunun kat ve kat fazlası hayvanlar için geçerlidir. Ayrıca, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin (IUCN) raporlarına göre, biyoçeşitliliğin hızla azaldığı bir dönemde sürdürülebilir olmayan tarım uygulamaları ve ormansızlaşma ekosistemleri tehdit etmekte ve birçok türün yok olma riskini artırmaktadır.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın raporuna göre, sürdürülebilir ekonomi uygulamalarının benimsenmesi, küresel gayrisafi milli hasılayı 2030 yılına kadar 26 trilyon dolar artırabilir ve bu da geleneksel ekonomik modellere göre daha yüksek bir büyüme potansiyeli demektir. Bir örnek vermek gerekirse, WWF tarafından gerçekleştirilen bir çalışma tatlı su ekosistemlerinin ekonomik değerinin 50 triyon dolara denk geldiğini söylüyor. Böyle büyük bir ekonominin sürdürülebilir çerçevede düzenlenmesi, yeniden tasarlanması, daha etkin yöntemler ile devam etmesi bu ekonomideki istihdam ve gelir devamını sağlaman garantisi olacaktır.  Aynı zamanda, Dünya Ekonomik Forumu'nun verilerine göre, sürdürülebilir iş uygulamalarına geçiş, şirketlerin rekabet avantajını artırabilir ve uzun vadeli finansal performanslarını güçlendirebilir.

Özetle, sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde şekillenecek ekonomiler hem daha sağlam hem daha büyük hem de daha kalıcı bir şekilde insanlığı ve tüm dünyayı geleceğe taşıyacaktır.

Sosyal Sürdürebilirlik Nedir? Neden Önemlidir?

Sosyal sürdürebilirlik, bir toplumun bütünsel refahını destekleyecek şekilde adil, eşitlikçi, dengeli ve uzun dönem çıkarlarını benimseyen anlayışı ifade eder. Bu kavram, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlikle birlikte dünya genelinde sosyal olarak daha kapsayıcı ve kapsamlı olmayı hedeflemektedir. Bugün dünyadaki en büyük sorunların temelinde gelir dağılımındaki adaletsizlik, cinsiyet dengesizliği, ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlar, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlara ulaşımdaki eşitsizlik yatar.

Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, Credit Suisse'in Global Wealth Databook raporuna göre, dünya genelinde en üstteki yüzde 1'lik kesim, toplam zenginliğin yüzde 43'ünü kontrol etmektedir. Benzer şekilde, Dünya Bankası'nın verilerine göre, dünya nüfusunun önemli bir kısmı, günlük 1.90 dolardan daha az gelirle yaşamaktadır. Gini katsayısı, bir ülkedeki gelir dağılımının ne kadar eşit veya eşitsiz olduğunu ölçen bir göstergedir. Dünya Bankası verilerine göre, birçok ülkede Gini katsayısı yüksek seviyelerde seyretmektedir. Örneğin, Güney Afrika'da Gini katsayısı 63.0, Brezilya'da 53.3 ve dünyanın en büyük ekonomisi sayılan ABD'de 41.4 olarak ölçülmüştür.

Bu rakamlar dünyadaki adaletsizliklerin sadece bir kısmını kapsamaktadır. Bu ayrımı gruplara ayrılırsak kadın-erkek arasındaki gelir dağılımı eşitsizliği, mavi yaka-beyaz yaka gelir dağılımı eşitsizliği, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki eşitsizlik, ırklar arasındaki eşitsizlik, cinsel tercihlerdeki eşitsizlik gibi bir çok alt başlıkta çarpıcı ayrımlar bulunabilir.

Sosyal Sürdürülebilirlik bu sebepten ötürü bir yapı aşı görevi görerek Ekonomik Sürdürülebilirlik ve Çevresel Sürdürülebilirlik konularına temel teşkil etmektedir. Şirketlerin ve kurumların, çeşitlilik ve kapsayıcılık politikaları, adil iş uygulamaları gibi alanlarda önemli adımlar atarak sosyal sürdürebilirlik prensiplerini benimsemeleri önemlidir. Birçok araştırma, sosyal sürdürebilirlik uygulamalarının işletmeler için uzun vadeli başarı, müşteri sadakati ve marka itibarı açısından kritik olduğunu göstermektedir.

Sosyal sürdürebilirlik aynı zamanda toplumların dayanıklılığını artırarak, işbirliği ve katılımcılığı teşvik ederek toplumsal sorunlara daha etkili çözümler üretilmesine olanak sağlar. Bu nedenle, sosyal sürdürebilirlik, sadece şirketler ve kurumlar için değil, tüm toplumlar için önemli bir kalkınma paradigması olarak öne çıkar.

Bireyler Olarak Sürdürülebilirlik İçin Neler Yapabiliriz?

Dünya üzerinde 8 milyar insanın yaşadığı düşünülürse her bireyin sürdürülebilir yaşam için atacağı adımlar anlamlı bir değişim ve dönüşüm yaratacaktır. Sürdürülebilir yaşam için neler yapabilirsiniz:

  1. Sürdürülebilir Alışveriş ve Bilinçli Tüketim: Satın alma ve tüketim aşaması bireyler olarak en etkili adımı atabileceğimiz bir alandır. Ürünleri seçerken sürdürülebilir ve çevre dostu seçeneklere öncelik vermek en akıllı adım olacaktır. Ayrıca kaliteli ve uzun ömürlü ürünleri tercih ederek atık miktarını azaltabilir, ve hatta bu ürünlerin kullanım ihtiyacı bitince farklı insanlar ile paylaşarak atığa dönüşmesini engelleyebilirsiniz. Satın alınan ürünün sadece çevreci olması değil bunu üreten firmaların adil ve eşitlikçi sosyal yaklaşımlarının olmasına da önem göstermek en doğru yaklaşım olacaktır.
  2. Su ve Enerji Tasarrufu: Dünyanın en hızla tüketilen en kritik kaynakları olan su ve elektrik tüketimi için birey olarak tasarruflu davranmak, bu alandaki en son teknolojileri takip ederek fayda sağlayacak optimizasyon yöntemlerini kullanmak yapabilecekleriniz arasında. Örneğin enerji tasarruflu beyaz eşya, elektrikli eşya kullanmak, su tasarruflu armatürleri tercih etmek israfı önlemek için en akıllıca adımlar olur.
  3. Toplu Taşıma ve Bisiklet Kullanımı: Bireysel araç kullanmak zararlı gaz emisyonu, hava kirliliğinin en büyük etkilerinden biridir. Kişisel araç kullanımını azaltarak toplu taşıma, bisiklet ve hatta yürümek gibi çevre dostu ulaşım araçlarını tercih etmek karbon ayak izinizi azaltmanıza yardımcı olabilir.
  4. Atık Yönetimi: Bu konuda maalesef ülkemizde yeterli bilinç ve sistem oluşmamıştır. Evsel tüm atıklar tek bir yerde toplanmaktadır. Oysaki katı atık ile organik atığın ayrıştırılması, katı atığın ise mümkünse ayrı ayrı atılması geri dönüşüme olanak sağlar.
  5. Yerel Üreticileri Destekleme: Yerel üreticilerden alışveriş yaparak karbon ayak izinin azalmasına ve yerel ekonominin desteklemesine yardımcı olur. Bugün yerel ekonomi desteklenmediği için büyük şehirlere foğru olan göç şehirleri yaşanmaz hale getirmiş, ekonomik çeşitliliği zedelemiştir. Özellikle tarım alanında yerel ekonomiyi desteklemek sağlıklı yaşam için de size fayda sağlayacaktır.

Sürdürülebilir Alışverişle İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Sürdürülebilir Ürünler Nelerdir ve Nasıl Seçilir?

Sürdürülebilir ürünler, çevreye ve topluma dost üretim süreçleriyle elde edilen, uzun ömürlü ve geri dönüştürülebilir özelliklere sahip ürünlerdir. Bu ürünleri seçerken sertifikalı markaları tercih etmek, formülasyonuna, üretim şekline, ürün ambalajlarına dikkat etmek ve üretim süreçlerini araştırmak, sürdürülebilir alışverişin önemli adımlarındandır. BonaLiva alışveriş platformunda  www.bonaliva.com sürdürülebilir ürünler uzmanlar tarafında incelenip, ön eleme ile sitemizde satışa açılmaktadır. Sürdürülebilir prensipleri benimsemeyen şirket ve markaların ürünleri sitemizde yer almamaktadır. Ayrıca gelişmiş filtre sistemimizde Çevre ve İnsan etkisi alanından size en uygun kriteri seçerek filtreleme yapabilirsiniz.

 

Sürdürülebilir Alışverişin Çevresel Etkileri Nelerdir?

Sürdürülebilir alışveriş, azaltılmış karbon ayak izi ve doğal kaynak tüketiminin azalması gibi olumlu çevresel etkilerle sonuçlanır. Sürdürülebilir ürünlerin tercih edilmesi, doğayla uyumlu üretim yöntemlerini destekleyerek biyoçeşitliliği korur ve çevresel kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlar. BonaLiva alışveriş sitesinde, www.bonaliva.com , tüm ürünler bu prensipler üzerine seçilip satışa açılmıştır. Bu noktada sadece ürün değil ürünün sürdürülebilirlik dağıtım prensipleri ile evinize ulaşması, kullanılan dış ambalaj, dağıtım için çevre dostu araçların kullanılması, depoların sürdürülebilir depolar olması gibi faktörlerde ele alınmalıdır. Örneğin son zamanlarda oldukça yaygınlaşan hızlı market online alışveriş sürdürülebilir bir model olmaktan uzaktır.

Sürdürülebilir moda tercihleri nasıl yapılır?

Sürdürülebilir moda oldukça önemli ve derin bir konudur çünkü özellikle hızlı moda sürdürülebilirlik açısından dünyaya en zararlı endüstrilerin başında gelir.   Sürdürülebilir moda ve ürün alışveriş tercihleri yaparken, adil işçilik, geri dönüştürülebilen, geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı ve uzun ömürlü tasarımları tercih etmek önemlidir. Bilinçli tüketici olmak, markaların etik uygulamalarını araştırmak ve hızlı moda döngüsünden uzak durmak, sürdürülebilir moda tercihlerinin temelini oluşturur. BonaLiva alışveriş sitesinde, BonaLiva Sürdürülebilir Moda sürdürülebilir moda anlayışını iş yapış prensibi olarak benimsemiş alanında öncü moda marklarını bulabilirsiniz

Sürdürülebilir Gıda Ürünleri Nasıl Bulunur?

Sürdürülebilir tarım ürünleri, organik tarım yöntemleri, coğrafi işaretli ürünleri, kimyasal gübre kullanımının azaltılması ve yerel üretimi destekleyen ürünlerdir. Sertifikalı organik ürünleri tercih etmek, yerel çiftçi pazarlarına katılmak ve ürün etiketlerini dikkatlice incelemek, sürdürülebilir tarım ürünleri bulma konusunda yardımcı olabilir. BonaLiva https://www.bonaliva.com/saglikli-besleniyorum Adresinde bulabileceğiniz tüm gıda ürünleri bu bakış açısı ile özenle seçilmiş, tüm sertifikasyonlar kontrol edilmiş, sağlık ve sürdürülebilirlik kriterlerine göre sitede satışa açılmıştır. Güvenle alışverişi için Bonaliva’yı tercih edebilirsiniz.

 

  

Modadan Gıdaya: Sürdürülebilir bir Dünyaya Adım Atmak

  

Sürdürülebilirlik, yaşadığımız dünyanın geleceği için kritik bir öneme sahiptir. Doğa dostu alışkanlıklar edinmek, sürdürülebilir ürünleri tercih etmek ve bilinçli tüketim kararları almak, her bireyin bu küresel hedefe katkıda bulunmasını sağlar. Sürdürülebilirlik, çevre, ekonomi ve toplum arasında güçlü bir denge kurmayı amaçlayan bir yaşam felsefesidir. Bu yazı, sürdürülebilirliğin ne olduğunu anlamak, neden önemli olduğunu kavramak ve günlük hayatımızda nasıl uygulayabileceğimizi öğrenmek isteyen herkes için bir başlangıç ​​noktası olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Unutmayalım ki, küçük adımlarla atılan her eylem, büyük bir değişime dönüşebilir. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için hep birlikte hareket etmeli ve sürdürülebilirliği hayatımızın merkezine koymalıyız.